Bugün çocuklarda karşılaşılan neredeyse bütün problemlerin temelinde çocuğun kendi gibi olmasına izin verilmemesi yatmaktadır. Çocuk içindeki coşku dolu hali ile sağa sola koşacak “Bu çocuk hiperaktif mi ne, bir türlü yerinde durmuyor.” gibi ikazların, azıcık merak edip öğretmenine birkaç soru soracak olsa, “Amma meraklısın sen de yani...” diye alaya almaların, kendisine alınacak bir kıyafetin rengini beğenmediğini söyleyecek olsa, “Sana elbise alanda suç zaten...” şeklindeki bastırmaların, damak tadına uymayan bir yemeği ifade edecek olsa, “Senin de hiç zevkin yokmuş” benzeri aşağılamaların kabul edildiği bir toplumda çocuğun kişiliğini koruma mücadelesi her anne babanın insanlık görevidir. Çocuktan yetişkin olgunluğu beklemek çocuğa yapılacak en büyük haksızlıktır. Çocuk, çocuk olabildiği kadar kişilikli bir insan olabilir. Çocukluğu engellemeler ve aşağılamalar içinde geçmiş kişiler yetişkinlik yıllarında maalesef agresif, huzursuz, duyarsız, asık suratlı, mutluluğu bir türlü beceremeyen ve kimi zaman zayıf kişilikli halleri ile hem kendilerine hem de çevresindekilere acı veren insanlara dönüşüyorlar. Bu kitapta çocuklara “davranış öğretmek” için onların nasıl da ceza ve mükâfat kıskacına alınacağını değil, insana insan olmanın değeri yaşatılırsa her şeyin doğal seyri içinde nasıl da adım adım gerçekleştiğini bulacaksınız.