Eski İstanbul efsanelerinden, tarihi yeraltı tünellerine ve Ayasofya’ya kadar uzanan gizemli fantastik bir macera... Kitabın önemli özelliklerinden biri yerli kaynaklara dayanması ve genç okurlara kendi kültürlerini ve tarihlerini heyecanla okuma imkânı sunması... Okuru bir yandan boyutlar arası fantastik âlemlerde dolaştırırken diğer yandan da Bizans, Roma, Osmanlı kaynaklarında yer alan tarihi efsanelerle, Çemberlitaş’ın altındaki gizli odadan, İmparator Konstantin’in annesi Kraliçe Helena’nın Kudüs’ten getirttiği kutsal emanetlerin saklı olduğu dehlizlerden, Yerebatan Sarnıcı’ndaki Medusa heykelinin altında uzanan tünellerden geçirerek zamanda esrarengiz bir yolculuğa çıkarıyor. Tasavvuf kültürümüzden mistik öğelerin ve Fatih Sultan Mehmet, Akşemsettin gibi tarihimizden önemli kişilerin yer aldığı roman, genç okurlar için maceralı bir kurgu ile berarber genel kültür alt yapısı da oluşturuyor. Kitabın kısaca konusu şöyle: Çok sevdiği babasını kaybeden Kıraç, onunla yeniden görüşebilmeyi çok istemektedir. Misal âlemi gibi, Berzah âlemi gibi bilinmeyen âlemlere yolculuk yapabileceği, gizemli harflerden oluşan bir tılsım keşfeder ve bu tılsımı uygulamaya koyulur. Fakat kötü güçlerin de bu tılsımlar sayesinde dünyaya geçiş yapma fırsatı kolladıklarının henüz farkında değildir. Böylece iyilik ve kötülük arasındaki kadim savaşın ortasında bulur kendini. Hatasını anladığında, geriye dönüş için sadece tek bir şansı vardır. Yeni bir tılsım ile zamanda yolculuğa çıkar. Önce Nusaybin Cinleri olarak bilinen yedi bilge cinle görüşür. Ardından Fatih Sultan Mehmet’in hocası olan Akşemseddin yaşadığı zamana gider. Çünkü o dönemde ‘Hurufiler’ adıyla ortaya çıkan gizli bir örgütle mücadele etmiş olan Akşemseddin, genç kahramanımıza yardım edecek bilgiye sahiptir...